Bu Blogda Ara

16 Aralık 2016 Cuma

Evimin Nazlı Misafiri : Sıklamen

cyclamen-flower-beautiful-hd-pictures-description-1024x685Evinize önemli bir misafir gelince onu en iyi şekilde ağırlamaya çalışırsınız değil mi ? Çiçekler de öyle işte benim için. Evime yeni gelen her çiçek benim süresiz misafirim gibi. Sohbet isterler, ilgi isterler. Her gün halini hatrını sormalısınız. Zaman geçtikçe öyle bir bağ kurarsınız ki yüzlerine bakınca hallerini o an anlarsınız. Keyifsiz mi yoksa mutlu mu bilirsiniz.
Bir gün eşim eve geldiğinde elinde çok ama çok neşeli bir çiçek tutuyordu. Daha önce de çeşitli yerlerde görmüştüm bu çiçeği ama adını bilmiyordum. En zoru da adını bilmediğiniz bir çiçekle tanışmak. Nasıl bulacaksınız ismini. Cismi var ismi yoktu yeni misafirimin. Ama çok neşeliydi sanki gülümsüyordu bana. Ben bu sıcaklığa kayıtsız kalamazdım. “Hoş geldin!” dedim ona tüm kalbimle ve diğer güzel kızlarımın yanına götürdüm bu çiçeği. Hepsi öyle güzel kaynaştılar ki renk cümbüşü oldu salonum bu fuşya prensesin de gelmesiyle. Baktım ki susamış bu güzellikler. Hepsini suladım. Bu arada ben çiçeklerimi sularken kaynatılmış su kullanıyorum. Tabi ki özel olarak suyu kaynatmıyorum ama çaydanlıkta kalıp soğuyan suyu sürahide biriktiriyorum her seferinde. Özellikle orkideler için çok iyi bu su. Onu da ayrıca konuşuruz. Her neyse o gün geçti ertesi gün oldu. Her sabah olduğu gibi misafirlerimin başına gittim. Perdeyi açtım ışıl ışıl güneşle şenlensinler diye. Hepsi iyiydi de yeni misafirim biraz küskündü bana. Alışma evresidir, evin havasına alışırsa geçer dedim. Benim çiçekliğim salonda kalorifer peteğine bir metre gibi bir mesafede duruyor. Yani ortam sıcak. Diğer çiçekler gibi yeni çiçeğim de bunu sever diye düşünüyordum o sıralar. Artık çiçeğimin adını öğrenme zamanım gelmişti. İnternette araştırmaya başladım. Çiçeğimi betimleyerek arama yaptım. Yaprakları altta ve koyu yeşil, uzun saplar üzerinde geniş çiçekler… Görsellerde aratınca da en sonunda gördüm bir fotoda çiçeğimi. Heh işte benimkinden dedim, baktım ki adı “sıklamen”miş. Aman da aman  da adını da öğrendim yeni misafirimin her şey yolunda diyordum kiiii akşama doğru bir de baktım bizim misafir almış başını gidiyor. Belli ki ben onu iyi ağırlayamamışım. Ama pes etmeyi hiç sevmem. “Dur bakalım güzelim” dedim “hayırdır neyin var senin ?” Tamamen içimden gelen sesi takip ettim o dakikadan sonra. Baktım toprağı hala ıslak demek ki sorun susama değil. Ah bir dili olsa da konuşsa bunlar. Düşündüm ki ev bayağı sıcak. Bunun da yapraklar aşağı düşmüş. Çiçekleri taşıyan boru şeklindeki saplar yumuşamış. Bunların sıcaktan kaynaklandığını düşündüm. Çiçek için yapılacak tek şey vardı onu soğukta bekletmek. Bana çok zor geldi, kıyamadım ona çünkü Karamürsel çok soğuk. Gece hele sıcaklık sıfırın altında. Ama her halükarda çiçeğim ölüyordu denemekten başka çarem yoktu. Soğukta yaşaması da bana imkansız gelse de onu balkona koydum. Camın dışına. Ertesi gün bir de baktım aman Allah’ım ne göreyim ! Nasıl olmuştu böyle bir şey ? Gerçekten inanılmazdı sonuç. Şaşırıp kalmıştım. Korkuttum mu sizi?  Merak etmeyin sonuç çok iyiydi. Sıklamenim yeniden canlanmıştı. Sapları yine dirileşmiş, yaprakları da canlanmıştı. Mutlu mutlu gülümsüyordu yine bana.
Tecrübe hayatta yediğimiz kazıkların bileşkesidir derler. Ben bu kez bir kazık yemeden bir tecrübe kazandığım için mutluydum. Demek ki neymiş sevgili okurum sıklamen güzeller güzeli bir çiçekmiş. Neymiş sıcağı sevmezmiş bu hanımefendi. Soğuk severmiş hem de bayağı dayanıklıymış soğuğa. Korkmadan onu açık havada bırakabilirsiniz. Hafif esinti de varsa değmeyin keyfine. Suyunu da toprak kurudukça ekleyin. Birkaç damla altından akana kadar devam edebilirsiniz su vermeye. Günde birkaç saat mümkünse direkt güneş almalı. “Ee şimdi kış biz balkona mı çıkıyoruz onun güzelliğini nasıl göreceğiz?” derseniz günde iki saat kadar içeri alıp görüş saatini de kahvenizi alıp sıklameninizin karşısına geçerek keyifli keyifli geçirebilirsiniz. Mutlu günler, çiçeksiz kalmasın dünyanız…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder