Bu Blogda Ara

5 Nisan 2020 Pazar

NELER OLUYOR HAYATTA ?

Bir şey itiraf edeceğim ama kızmak yok. Ben bugünlerde evde olmamızı, herkesin kabuğuna çekilmiş halini çok sevdim. Hastanelerde insanların neler çektiğini biliyorum tüm kalbimle her an ama her an dua ediyorum bu sıkıntının bir an önce bitmesi için ama bu duaları ederken bile kalbimin titreşimini hissedebilmeyi bu evde kalma günlerine borçluyum sanırım. Artık öyle bir hale gelmiştik ki ne aldığımız havanın ne içtiğimiz suyun ne ettiğimiz duanın bir hükmü vardı. Toplumun birçok kesimi rezalet ve sefaletlerini güzellik gibi görüyor ve gösteriyordu. Gözlerimiz o kadar kirlenmişti ki kendi ruhumuzu göremez olmuştuk. Kulaklarımız o büyük gürültülerle öyle tıkanmıştı ki ruhumuzu duyamaz olmuştuk. Bu insanoğlunun dünyadaki binlerce yıllık geçmişinin bence en trajik zamanlarıydı. Çünkü kendinden habersiz serseri bir topluluk olmuş ve “öz”ü felsefede fenomen olarak geçen o anlamı yitirmiştik. Daha büyük felaket olabilir mi ya ? Tatsızlaşmıştık, adeta hepimiz saman yiyorduk ve bunu görkemli sofralar sanmaktaydık. Dün akşam aklımı başıma getiren bir paylaşımı olmuş bir bey arkadaşımın. Eşi hanımefendinin doğum günüymüş. Küçük oğullarıyla evdeler elbette. Büyük gösterişli bir parti hazırlayamamışlar. Bir küçük kek üstüne bir çiçek bir mum iliştirmişler. Doğum gününü bu şekilde kutlamışlar. O kadar anlamlı geldi ki. Etrafınızdaki insanlara bir bakın herkes nasıl da sadeleşti. Her şey nasıl da sadeleşti. Eskiden hep böyle değil miydi ? Ben hiçbir zaman kocaman kocaman partilerle doğum günü kutlamadım. Kimse kutlamadı. Hepimiz annemizin yaptığı yamuk yumuk da olsa bir pastayla kutlardık ve inanın o yediğim pastaların tadı artık yok. Ne kadar büyüttük her şeyi anlamıyorum nasıl bu kadar dünyevileşmişiz. Ben kendi adıma dönmek istemiyorum o eski yarış günlerine geri. Baksanıza doğa bile ne anlatmaya çalışıyor bize. Ruhumuz gibi doğa da dinlendi. Hem kendimizi hem doğayı mahvettik biz, öldürdük. Koşturmaca, iş yerleri hırsları rantları, haksızlıkları, gösterişler, o yedi ben de yiyeyim o gezdi ben de gezeyim o giydi ben de giyeyim... Hepsi ama hepsi artık geride kaldı ve anlamsız. Demek öldüğümüzde de böyle hissedeceğiz ben bunu daha hayattayken anlamaktan dolayı çok çok mutluyum. Bu sadeliğe yeniden kavuştuk. Uzun zamandır aradığım bir şey vardı ne olduğu da belli değil. İlk defa kendimi bu kadar onu bulmuş hissediyorum. Sanırım ruhumun çağrısı işte bu. Dinlendim, arındım, değiştim. İnşallah bu değişimi devam ettirebilirim. Şükür ve duayla kalın...